SİKTİR ET! Bugün sana sert gerçeklerden bahsedeceğim. Bugün sana gerçek başarının sırrını vereceğim. Ve eğer dediklerimi uygularsan kimse senin önünde duramayacak,kimse sana bir daha laf etmeye dahi cürret edemeyecek. Öncelikle sana bir soru sormak istiyorum. Kendini değerli görüyor musun ? Kendini diğer insanlar kadar değerli görüyor musun ? Ben sana söyliyim kendini değerli falan görmüyorsun. Her gün düşüncelerinde kendini eze eze bir hal oluyorsun.Her gün kendine sövmekten başka bir şey yapmıyorsun. Kendi değerini neye göre belirliyorsun ? Kendi özelliklerine,kendi inançlarına,kendi prensiplerine göre mi yoksa başkalarının düşüncelerine göre mi ? Cevabı aslında çok basit. Başkalarının düşünceleri senin için daha önemli. O sana aptal diyor, kendini aptal zannediyorsun. O sana yapamazsın diyor,yapamayacağını sanıyorsun. O sana bir bok olamazsın diyor,sende benden bir bok olmaz diye etrafta geziyorsun.Ve sonra
Merhaba diyerek başlayamayacağım sözlerime bugün. Çünkü aslında hiç selamlaşacak havada değiliz ülke olarak. Özgecan Aslan... Kim bilir ne stresler yaşayarak girdi üniversite sınavına. Hayatının son geceleri olduğunu bilmeden sabahlara kadar ders çalıştı belki de. Sonunda üniversiteyi kazandığında ne kadar mutlu oldu kim bilir. Özgecan Aslan... Okuldan eve dönmeye çalışan gencecik bir beden ama bedenin içinde yaşayan kocaman bir kalp,gencecik bir ruh,içinde hayat planları saklı bir beyin ve bir sürü hayal... Bir minibüste beden dışında hiçbir şey görmeyen bir hayvan yüzünden toprağın altında bir beden olarak kaldı şimdi. Özgecan Aslan... Neler geliyor aklıma. Aşık mıydı acaba ? Platonik belki, var mıydı kalbinin içinde gizli biri ? Ya da yarınlar için ne planı vardı ? Geçemediği sınavlara üzülüyor muydu ? O minibüste az sonra yaşayacaklarından habersiz ne düşünüyordu ? Çok canı yandı mı mesela ? Çığlıkları o şerefsizin kulağını çınlatıyor mudur ? Aklımda o kadar soru var ki.